Setur Marinas ekibi olarak, Kahramanmaraş depreminin acılarını hâlâ derinden hissediyoruz. Depremin yaralarını sarabilmek için Koç Holding’in önderliğinde çalışmaya devam ediyoruz.
Görkem Baygın, Setur Marinas Ayvalık Ön Büro Temsilcisi
Depremin ilk anından beri, arama kurtarma çalışmalarından, depremzedelerin barınma sorununa, acil ihtiyaçların giderilmesinden sosyal eksikliklerin aşılmasına kadar hemen her alanda çalışmalar yürüten Koç Holding bugün de deprem bölgesine desteğini sürdürüyor. Adıyaman, İskenderun, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya’da hayata geçirilen, 20 bin kişinin yaşayacağı, 5 bin adet konteyner evden oluşan Umut Kentler bir bir yükselirken, geçen zamanla ve gelen yardımlarla, bölge halkının yüzleri de biraz olsun gülümsemeye başlıyor.

Umut Kentler sadece sunduğu barınma imkanıyla değil, yeşil alanları, çocukların ve gençlerin gelişimini sağlayacak spor tesisleri, çocuk parkları, kütüphaneleri, ana okulları, teknoloji ve mutfak atölyeleriyle de farklı bir yaklaşım içeriyor. Maddi zorlukları aşarken sosyal ihtiyaçları göz ardı etmeden oluşturuluyor. Çünkü amaç bölgenin yeniden yaşanabilir olmasını sağlamak kadar bölge insanımızın yeniden hayata bağlanması ve üretime katılmasını sağlamak. Bu bakış açısıyla Umut Kentler, aynı zamanda kadın dayanışmasına alan açıyor.
Bütün bu çalışmaların önemli bir yanı Koç Holding çalışanlarının bireysel olarak sorumluluk alması ve onların oluşturduğu gönüllü ordusunun elini taşın altına koyması. Elbette, gönüllüler arasında Setur Marinas ailesinden de pek çok kişi var.
Onlardan birisi, Adıyaman Umut Kent bölgesinde görev alan, Setur Marinas Antalya’dan Fatma Erkoç. Fatma deprem bölgesinde kaldığı süre boyunca Umut Kent’in çocuklarına yoğunlaşmış, gün boyunca onlarla oyun oynayarak yanlarında olmaya çalışmış. “Uzaktan varlığımızı hissettirmeye çalışsak da bizzat depremzedelerin yanında olmanın, onları dinlemenin, hayatlarına dokunmanın farklı bir anlamı olduğunu düşünüyorum. Bunun, umudu yeniden üretebilmek için temel bir ihtiyaç olduğu kanısındayım,” diyor.

Ben de gönüllü olarak Adıyaman bölgesine gittim ve hayatımın en anlamlı anlarından bazılarını burada yaşadım. 1. sınıf öğrencileriyle birlikte olduğumuz ders saatleri, danslarımız ve kucak dolusu sarılmalarımızın bende yarattığı etkiyi tarif etmem çok zor. Konteyner kentte en çok, bir sokakta hissettiğim sessizliğin hüznüne karşın başka bir sokakta gördüğüm dayanışmanın coşkusundan etkilendim. Umut Kentlerin umuttan öte bir anlamı olduğunu, insanı hayatın özüne yaklaştırdığını fark ettim. Bu yüzden, sizleri de deprem bölgelerinde gönüllü olmaya çağırıyorum. Çünkü bana göre asla yıkılmayan bir şey varsa o da “umut”tur.
Fotoğraflar: Görkem Baygın