Aslen elektrik mühendisi olan Bahadır Eği aynı zamanda, herkesin yelken keyfini tatması için çalışan bir tekne tasarımcısı. Yıllar içinde birbirinden özgün, üç farklı tekne tasarımıyla (Sniper, Nokta ve U530) pek çok kişinin kolayca ve ekonomik bir şekilde denize çıkmasını sağlamış. Hiçbir şeye üşenmeyen Bahadır Bey, kalemi eline aldı ve bu güzel serüveni bizim için yazdı.
Bahadır Eği, Elektrik Mühendisi
Küçük yelkenliler deniz ve yelken kültürünün olmazsa olmazı. Yurt dışı seyahatlerimde onları sık sık görürdüm. Göllerde, göletlerde kanolar, kayaklar ve küçük yelkenliler olurdu, rüzgâr çıktığında deniz onlarla dolardı.
Oysa bizim ülkemizde yelken yapmak istemeden de olsa zenginlikle özdeşleştiriliyor, marinalarda görmeye alıştığımız lüks yelkenli tekneler ve onların havuzluğunda geçirilen zamanla bağdaştırılıyor. Bana göre yelken, yaygın anlayışın tersine, zenginliğin değil, kültürün bir göstergesi, o nedenle de herkes için ulaşılabilir olmalı.
Bugün bir tekne fuarına gittiğinizde, insanların teknelerin yelken donanımından çok iç yerleşimiyle ilgilendiklerini görüyorsunuz. Lüks tekneleri pazarlayanlar da bize evin konforunu yaşatacak birçok özelliği yelkenle birlikte sunuyorlar. Elbette bu tekneler de olmalı ama küçük yelkenli tekneler olmadan yelken kültürü eksik kalır. Aslına bakarsanız yelken teknesi 3 unsur barındırır: yüzecek, yelken yapan arması olacak, dümeni ve salması olacak; gerisi teferruat sayılır.
1993 yılıydı, çalıştığım fabrikaya internet gelmişti. Ben de amatör tekne imalatıyla ilgili tasarımcıların ve kitapların olduğunu ilk o zaman keşfettim. Amazon’dan büyük bir açlıkla birçok kitap ısmarladım. Amatör tekne tasarımcılarıyla iletişime geçip onlardan “study plan” denilen, tasarımlarının ön değerlendirmesini yapmamızı sağlayacak planları almaya başladım. Böylelikle yelkenli tekne tasarımına giden yolculuğum da başlamış oldu.
İlk yelkenli teknem Zodiac bota taktığım “Lug” arma ile gerçekleşti. Paşalimanı adası etrafını üç günde bu tekneyle gezmiştim. Daha sonra John Welsford’un Sherpa’sını biraz modifiye ederek ilk fiberglas teknemi yaptım. Adı “Gemicik” idi. 2,7 m boyundaki Gemicik’le, eşimle birlikte Erdek Narlı’dan Marmara adasına bir seyir yaptık ki, okyanusu geçmiş kadar olduk.
Otomotiv sektöründen üç yıl erken emekli oldum, amacım kendi yelkenli tekne tasarımlarımı yapmaktı. Yelken tecrübemle ve okuduğum kitaplardan edindiğim bilgilerle kendi tasarımım bir tekne yapmak için artık hazırdım. Yaklaşık 20 yıl önce, uzun araştırmalardan sonra, en küçük yelken alanıyla en büyük sürati yapmamızı sağlayacak ve üstelik de kürek çekilebilecek bir tekne olan “outrigger” yelkenli kano “Sniper”ı tasarladım. 6 m boyunda ve 9 m2 yelken alanına sahip iki kişilik bu tekne aslen bir “proa” idi ama tramola atabiliyordu (normal proa’lar tramola atamazlar). Yelken sistemi üzerine de çok düşünmüştüm. Direğin etrafına sarılabilen dikey balenli bir arma kullandım. Böylelikle kano içinde yerimizden kalkmadan yelkenimizi kolayca küçültüp toplayabiliyorduk. Sniper çok rahat 13 knot hıza ulaşabiliyordu. O zaman için çok radikal bir tekneydi, çoğu kişi onu anlamakta zorluk çekiyordu. Trimaranı biliyorlardı ama outrigger kano herkesin gözüne yabancı geliyordu. Buna rağmen 12 adet Sniper denizle buluştu.

Daha sonra, yelkenin ulaşılabilir olması için, herkesin alabileceği, hatta arabasının üzerine kolayca yükleyip istediği yere götürebileceği, 2,5 m altında olduğu için de ruhsat gerektirmeyen bir tekne tasarlamaya soyundum. Adını da “Nokta” koydum. Sadece küçüklüğünden dolayı değil, denize ulaşamama şikayetlerine ve bahanelerine “son verdiği” için de! Nokta, 2,5 m boyunda, 1,35 m eninde, 45 kg ve 4.5 m2 gibi iddialı bir yelken alanına sahipti. Kıçında katlanır tekerlekleri, asimetrik performans kürekleri, furling özellikli yüksek raoch’lu modern yelkeni ve sıra dışı gövde tasarımıyla benzeri olmayan bir yelkenli dinghy olmuştu. Daha sonra Nokta’nın, arabanın üzerine tek kişi tarafından yüklenmesini sağlayan bir taşıma aparatı da tasarladım. Yanına takılabilen şişme bot tüpleri de Nokta’yı, batmaz ve yeni başlayanlar için çok güvenli bir tekne yaptı. Toplam 65 adet Nokta üretildi ve hepsi denizle buluştu.
Nokta’dan sonra üçüncü tasarımıma giriştim. R2AK (Race to Alaska) yarışı gibi, sadece kürek ve yelkenle yapılan yarışlarda popüler olan bir tekne tasarlamak istiyordum. İşte “Ultimate 530 “yani “U530” böyle doğdu. 5,30 m boy, 1,9 m en, 11m2 furling yelken, “sliding rowing” sistemi, 30 kg ağırlıklı daggerboard, foam core gövde toplam ağırlık 200 kg, 13 knot hız. Şu an 19 adet U530 denizlerde! U530 gerçekten çok özel bir tekne çünkü bize uygun fiyata hem kürek hem performans yelken teknesini taşınabilir olarak sunuyor. İki kişinin geceyi geçirebileceği bir kabini de var. Hafta sonlarımızı geçirebileceğimiz ve doğayla beraber olabilmemizi sağlayan tam bir kamp teknesi. Bağlama ve bakım sorunu yok. Gövde formu günümüzdeki performans teknelerinde görülen yapıda, yani kolayca sörf yapabilmesi için geniş ve yayvan kıça sahip. Elbette bu performansının en büyük sebebi, hafifliği.

Genelde ülkemizde yelkenli tekne tasarımı yurt dışından gelir. Oysa Sniper, Nokta ve U530 tamamen özgün tasarımlar. Daha önce hiç yelken yapmamış birçok kişi bu tasarımlar sayesinde denizle buluştu.
Tekne tasarımına başlarken tek amacım, orta gelirli ve kültür sahibi insanların denize erişimi için bir seçenek yaratmaktı. “Yelkensever” Facebook grubumuzu 13 bin kişinin takip ettiğini düşününce, sanırım bunda başarılı da oldum.
Bahadır Eği’yi Facebook sayfasından takip edebilirsiniz:
Fotoğraflar: Bahadır Eği