“Kadın” ve “dalgıç” kelimeleri pek sık yan yana gelmez. “Kadın” ve “sanayi” kelimeleri de öyle! “Kadın sanayi dalgıcı” ise epey az bulunur. Ezgi Vatansever onlardan birisi ve hikâyesi de gerçekten ilham verici.
Gözde Nur Keser, Setur Marinas Kuşadası Ön Büro Temsilcisi
Türkiye’deki marinalarda görev yapan tek kadın sanayi dalgıcı olan Ezgi Vatansever’in en çok karşılaştığı sorulardan birisi şu: Kadın sanayi dalgıcı olabiliyor mu? Ardından gelen sorular “Bu mesleği nasıl yapıyorsun?”, “Çok zorlanmıyor musun? ve “Bir kadın olarak bu sektörde nelerle karşılaşıyorsun?” Şu anda Setur Kuşadası Marina’da profesyonel olarak mesleğini yapmaya devam Ezgi’nin bu sorulara verdiği cevaplar çocukluğuna kadar uzanıyor.
Ezgi, denize olan tutkusunun çocukluk yıllarından beri var olduğunu fakat o zamanlar hayatın onu bu kadar ileri bir noktaya taşıyacağını tahmin etmediğini söylüyor. Ondan, aslında sanayi dalgıcı olmak gibi bir planı olmadığını, sadece hobi olarak su altına ve dalgıçlığa ilgi duyduğunu öğreniyorum. Hikâyenin profesyonel sanayi dalgıçlığına evrilmesi ise okulun su altı kulübüne kaydolmasıyla başlıyor.
Su altı kulübü sayesinde hayatı farklı bir yönde akmaya başlıyor. İçindeki deniz tutkusuna daha fazla kayıtsız kalamayacağını anladığı noktada, biyomedikal mühendisliği eğitimini bırakıp su altı teknolojisi okumak üzere her şeye sıfırdan başlıyor. ‘’Daha sonrasında hiç durmak istemedim. Belki de profesyonel olabilirim diye düşünerek yola çıkmaya karar verdim’’ diyor. Yaz tatillerinde, dalış okullarında ücretsiz eğitim karşılığında çalışmaya başlıyor.
Eğitimlerine devam ettiği süreçte onu yürüdüğü yolda korkusuzca adım atmaya teşvik eden insanlarla tanışması ve bu alanda bir kadın olarak var olma mücadelesi vermesi sanayi dalgıçlığını profesyonel bir meslek olarak seçmesiyle neticeleniyor.
Sohbetimiz devam ederken sanayi dalgıcı olduğunda aslında ilk hayalinin bir marina da bu işi yapmak olduğunu ancak kadın olduğu için reddedilmekten korktuğunu öğreniyorum. Ancak Setur Marinalarına iş başvurusu yaptığında bu korkusu bitiyor, yöneticilerin ve insan kaynakları bölümünün desteği sayesinde kendisini daha da özgüvenli hissetmeye başlıyor. Marinamızdaki yat sahipleri tarafından önce şaşkınlık sonrasında ise alkışlarla karşılanıyor, sık sık tebrik ediliyor. Aynı zamanda gemici olarak yer aldığı Setur Marina Kuşadası ailesinde erkeklerin yapabildiği birçok işi kadınların da kolayca yapabileceğini kanıtlıyor.
Su altında onu en çok çeken şeyin ne olduğunu sorduğumda “sessizlik ve insanın kendi zihniyle tamamen başbaşa kalması” cevabını alıyorum. Suyun altında en çok sevdiği canlıların ahtapotlar olduğundan bahsediyor. Marinada kendisini en çok etkileyen unsurun, büyük boyuttaki teknelerin altında çalışabilmenin verdiği güçlü olma duygusu olduğunu belirtiyor. Su altında olmanın kendisine çok iyi geldiğini anlatırken gözlerindeki parıltıya bakıyorum ve bu işi ne kadar severek yaptığını bir kez daha anlıyorum.
Sohbetimiz sonlanırken ona, Türkiye’deki marinalarda çalışan tek profesyonel kadın sanayi dalgıcı olmanın ona nasıl bir his verdiğini soruyorum. Ezgi gururlu hissettiğini söylüyor ancak tek kalmak istemediğinin de altını çiziyor. Kadın dalgıçların sektörde daha çok var olması gerektiğini, bu mesleği kadınların da gerçekten iyi bir şekilde yapabileceğine inandığını tekrar tekrar dile getiriyor.
Ezgi Vatansever’in hikâyesi, sevdiği işi yapmanın önemini vurgulayan, önyargıları yıkan ve aynı zamanda, tutkularının peşinden gitmekte tereddüt eden kişilere yol gösterebilecek bir hikâye. İnandıklarının peşinden gitmeye cesareti olan herkese örnek olabilecek hem ilgi çekici hem de ilham verici bir hikâye bu.