Bizim marinanın sakinleri

Bazı marinaların misafirleri oturmaya değil kalmaya gelir. Onlar belki denizde geçirdikleri vakitten daha fazlasını kıyıda, teknede geçirmeyi sever. Tam da bu yüzden marinanın asıl sahibi de onlardır.
 
Eda Selçuk, Setur Finike Marina Ön Büro Temsilcisi
 
Onlar uzun süredir teknede yaşayan denizciler. Evleri olmasına rağmen yine teknede yaşamayı seçiyorlar. Bir koyu ya da marinayı yuva belliyorlar ama dünyanın her yeri onlar için bir yuva. Onlar her yeni güne yeni insanlarla tanışarak uyanıyorlar. Bu hayattan vazgeçmiyorlar çünkü denize âşık, denizdeki yuvalarına tutkunlar.
 
 
Setur Finike marinasının da böyle bir özelliği var. Hatırı sayılır sayıda denizci uzun yıllar boyunca, teknede yaşamak için Finike’yi tercih etmişler. Marina özellikle uzun yol yatçılarının ve tekne hayatı yaşayanların buluşma noktası haline gelmiş. Yaz kış demeden her hafta pazar günü yatçı kulübünde barbekü etkinliği var. Yazın, soğuk ülkelerin yüzleri de geri dönünce yoga etkinlikleri ve briç başlıyor. Bu etkinlikler biraz da yeni gelenler yabancılık çekmesinler diye düzenleniyor. Bu yüzden her etkinlik aynı zamanda birer karşılama seromonisi.
 
 
Aylin Clarmo da Finike'de tekne hayatı yaşayan insanlardan birisi. Eşi Jan Göran'la sadece teknik bakımı için geldikleri Finike’ye küresel salgının da etkisiyle yerleşmeye karar vermişler. Aylin Hanımın insanları teknede yaşamaya imrendiren ilginç bir anısı da var. Kemer’de dalış eğitmenliğini yaparken, sezon bitiminde birisinin ricası üzerine, İstanbul'a dönmekten vazgeçip bir süre teknede yaşıyor. Bir gün marinadaki duşu kullanacak. Bütün bakım ürünlerini güzelce organize ediyor. Fakat tam o anda önünden, pareosuna sarınmış, elinde tek bir şampuanla başka bir yatçı kadın geçiyor. Kadın duşunu alıp çıkıyor, Aylin Hanım'a "goodbye" diyerek uzaklaşıyor. Aylin Hanım bir kendi önündeki malzemelere bakıyor bir de kadına. "Ben ne yapıyorum allah aşkına" diye kendini sorguluyor. Bu olay Aylin Hanım'ın bakış açısını değiştirmesine yetiyor. "Karada yaşarken materyalist olur insan" diyor. "Ama teknede yaşadığın zaman, asıl lüksün manzaraya karşı içtiğin bir kadeh şarabın verdiği his olduğunu anlarsın." Böylece bir rica üzerine başlayan hikâye bir hayat tarzına dönüşüyor.
 
Aylin Clarmo'ya göre Finike’nin asıl farkı, insanların sıcaklığı. Tabii buraların bir tarım cenneti olması, ikliminin güzelliği, etrafta görülecek çok fazla yerin bulunması da burayı seçme sebepleri arasında. Marinanın korunaklı bir marina olması ve uzun yol yatçılarının toplanma noktası olması da onu mutlu ediyor. Tam bunları anlatırken Sicilya’da tanışma fırsatını kaçırıp da sonra burada karşılaştığı bir arkadaşıyla selamlaşıyor. Aylin Hanım'ın bir de şöyle bir tespiti var: Tekneden karaya bakmak her zaman karadan tekneye bakmaktan daha keyiflidir.
 
 
Finike marinanın dikkat çekici simalarından Simon Haydok ise yapımında payı da olan teknesiyle pek çok ("many many" diyor kendisi) ülke görmüş. Onun da Finike için söylediği, insanların oldukça yardımsever ve arkadaş canlısı olması. Simon Bey Finike'de epey dost da edinmiş. Yerel işletme sahiplerinin evlerine konuk oluyormuş, onlar da aileleriyle birlikte teknesine geliyormuş. Simon Bey diyor ki "marinada sadece tek bir ülkeden değil pek çok ülkeden insan var. Buranın renkliliğini çok seviyorum." Karada sabit bir evde yapıbileceklerin hepsinin denizde de yapabildiğine inanıyor. Asıl büyük cümlesini sona saklamış: "Tekne yaşamı özgür ruhlarını besler."
 
 
Finike'nin sakinleri, bu küçük yerleşim yerine gönülden bağlı olsalar da kalpleri dünya kadar geniş, hayaller denizler kadar sınırsız. Onları marinada ağırlamaksa büyük bir zevk.
 
Fotoğraflar: Eda Selçuk