Rivayet o ki, Riva Aquarama ilk kez denizde görüldüğünde, Ferrari kullananlar araçlarını bırakıp tekneye doğru yüzmeye başlamışlar. O gün bugündür, denizde sürat ve zarafet dendiğinde Riva Aquarama’nın yanına yaklaşan ikinci bir tekne olmamış.

Carlo Riva tarafından tasarlanan Aquarama, 1962 yılında düzenlenen 3. Milano Tekne Fuarı’nda ilk kez görücüye çıktı. Tekne, Pietro Riva tarafından 1842’de kurulan Riva firmasının ürünüydü ve Tritone modelinin genlerini taşıyordu. Kıç tarafındaki güneş banyosu bölümü ve ikiz motor gibi özellikleri Tritone’dan alınmıştı. Fakat Aquarama’nın ön koltukları ayrılmış, kıç tasarımı suya daha kolay erişim sağlayacak şekle sokulmuştu. Açık tavanı ve geniş rüzgâr kalkanı engelleri kaldırıyor, nostaljik hatları zamansızlık duygusu taşıyordu. Kusursuz işçiliği, göz kamaştırıyordu. Adı, 60’lı yıllarda çıkan American Cinerama adlı film formatından geliyordu. Tıpkı Cinerama gibi Aquarama da kullanıcına uçsuz bucaksız bir görsel deneyim yaşatıyordu. Aquarama zamanla en çok aranan sürat motorlarından biri oldu ve tam bir efsane haline geldi. Sonraları James Bond serisinin 17. filmi Altın Göz’de ve Ocean’s Twelve’de rol de aldı.

Aquarama’nın ilk test sürüşü 1962’nin Ağustos ayında, FIAT’ın kurucusu, ünlü sanayici Giovanni Agnelli tarafından yapıldı. Carlo Riva tekneye o kadar güveniyordu ki, Agnelli’yle iddiaya girişmişti. Eğer alabora edebilirse tekneyi Agnelli’ye bedava verecekti. Tekne alabora olmayınca, Agnelli parasıyla bir tane satın almak durumunda kaldı.

8 metre uzunluğunda ve 2,5 metre genişliğindeki ilk Riva Aquarama’nın 60’lar ve 70’ler boyunca dört farklı modeli daha yapıldı: Aquarama Lungo, Super Aquarama, Aquarama Special ve Riva Lamborghini. 34 yıl boyunca üretimde kalan teknenin 1996 yılında üretimine son verildi. Bugün Riva Aquariva modeli efsaneyi yaşatmaya devam ediyor.

Bugüne dek 762 adet üretilen Aquarama’nın 100.’sü olan Vinaigrette II, İstanbul’daki Rahmi M. Koç Müzesi’nde sergileniyor. Her biri 230 hp gücünde, iki adet Chris-Craft V8 motora sahip olan teknenin yanında durup gözlerinizi kapamanız, saçlarınızın uçuşmasına yetiyor.

Fotoğraflar: Rahmi M. Koç Müzesi, Wikimedia Commons